Mehmet Emin Karamehmet’in yaşadıkları 2 röportajda ve TBMM Darbe komisyonuna verdiği bilgilerde gizli
Toygun ATİLLA
Dünkü yazımı şu cümlelerle bitirmiştim.
“Yıllar sonra ilk kez, Turkcell’in eski CEO’su Murat Erkan’ın sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafla ortaya çıkan Mehmet Emin Karamehmet’i 2 gün önce market alışveriş yaparken gördük.
Mehmet Emin Karamehmet’in yaşadıkları bir Türkiye hikayesidir. İçinde siyaset, ekonomi ve insan hikayesi barındırır.
İyi analiz edilmeli, dersler çıkarılmalıdır…”
Mehmet Emin Karamehmet’e ulaşmaya çalıştım. Tüm bu 30 yılın hikayesini kendisinden dinlemek istiyordum.
Avukatı Serin Şen, Mehmet Emin Karamehmet’in röportaj tekliflerini geri çevirdiğini söyledi.
Bunun üzerine Mehmet Emin Karamehmet’in son 30 yılını araştırmaya koyuldum.
Her ne kadar bir dönem, Show TV, Akşam Gazetesi, Digiturk gibi medya grubunu elinde bulundursa da göz önünde olup, konuşmayı seven bir kişiliğe sahip değildi.
Bugüne kadar önemli açıklamalar yaptığı 2 röportajı olmuştu.
Bunlardan ilki 2009’da bir grup Türk gazeteciye, diğeri ise 2011’de Wall Street Journal’di.
2012’de ise TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na bilgi verdi.
Turkcell’in eski CEO’su Murat Erkan
Sonrasında ise derin bir sessizlik.
O günden bugüne Mehmet Emin Karamehmet hep sustu.
Yıllar sonra ilk kez, Turkcell’in eski CEO’su Murat Erkan’ın sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafla sonrasında ise Mehmet Emin Karamehmet’i 3 gün önce market alışveriş yaparken gördük.
Geçmişteki söyleşileri ve darbe komisyonundaki sözleri ise bir imparatorluğun sona gidişini çok iyi anlatıyordu.
Dedim ya, “Mehmet Emin Karamehmet’in yaşadıkları bir Türkiye hikayesidir. İçinde siyaset, ekonomi ve insan hikayesi barındırır. İyi analiz edilmeli, dersler çıkarılmalıdır”
O halde iş dünyası için önemli ışık tutacağına inandığım Mehmet Emin Karamehmet’i bugünlere getiren süreci kendi ağzından dinleyelim.
Mehmet Emin Karamehmet’in Çukurova Grubu, İnterbank’ı Çağlar’a satmıştı.
Çukurova’ya aktarılan kredinin iki taraf arasındaki anlaşma gereği ödenmediği tespit edilmişti. Bunun üzerine de TMSF yönetimi Çukurova grubuna 250 milyon dolar borç çıkarmıştı. TMSF gruptan faiziyle birlikte 530 milyon dolar istemişti. İlk etapta çıkarılan borç 800 milyon doları buluyordu. TMSF ile Çukurova Grubu arasında pazarlıklar yaklaşık 1 yıl sürmüş, en nihayetinde ise 398 milyon dolar üzerinden anlaşma sağlanmıştı.
İşte bu süreci 2009’da bir grup gazeteciye anlatırken şunları söylüyordu:
VARLIĞIMIZ TÜRK DEVLETİNE ARMAĞAN OLSUN
“TMSF konuyu kendi bakış açısı ile yanlış değerlendirdi. Benim bir borcum olmadığı halde bize borç çıkardı. Velev ki borcum var. Borcumu hesaplarken bile adil olmadı, kendimi bağlayan yasalara uymadı. Kanun der ki, borç varsa önce TL olarak tespit edilir, ardından da faiz işletilir. Ancak onlar ne yaptılar. TL”ye çevirmediler, dolar bazında bir de üstüne fahiş faiz eklediler.
Diyeceksiniz ki neden imzaladınız?
Bunu imzalamazsak mallarımıza el koyacaklardı. Bizi tehdit ettiler. Türkiye”de bu şartlarda tehdit altında mecburen imza atıyorsunuz. Ancak uygulamaların ne kadar zalimce olduğu belki 20 yıl sonra anlaşılacak ve tartışılacak. Nasıl ki bugün artık 12 Eylül”ü, Kenan Evren”i tartışıyoruz, belki bir 20 yıl sonra da TMSF”nin zalimliklerini tartışabileceğiz. Fakat bu arada bu tür uygulamalarla Türk yatırımcıları zorla yurtdışına itiyorlar. Sindiriyorlar, korkutuyorlar. Artık yapacak birşey yok. İmzaladık, ödeyeceğiz. Ne diyelim varlığımız Türk devletine armağan olsun.”
Mehmet Emin Karamehmet, 2012’de TBMM’de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na verdi.
Burada da, bugünü anlatan önemli satır başları vardı.
BASINA GİRMEM HATAYDI
“Basına girmem hatadır. Çıkması da zor. Ama inşallah düzelteceğiz”
“Sabah Gazetesi ile dolaylı bir ilişkimiz oldu. Yüzde 10 ortaklığımız oldu. Bizim basınla ilişkimiz Mehmet Ali Ilıcak’ın babası Kemal Ilıcak yakın dostumuzdu. Vefat ettikten sonra Mehmet Ali Bey gazeteye ortak olmamızı istedi. Ortak olmayacağımızı fakat bir miktar yardım yaptık sonra reklamlarla ödeşiriz diye. Emin Şirin Bey vardı. Yeniden geldiler ısrar ettiler. Hayır dedik. Daha Özer Çiller aradı. Erol Aksoy’un gazetenin yarısını aldığını bizim de yarısını almamızı söyledi. Sonra maaşlar ödenemeyince biz alacağımızdan reklam karşılığı vazgeçip çıkmak istedik, üzerimize kaldı. Sonra televizyon alma mecburiyeti doğdu. Ben basın patronu gözükmeme rağmen gazeteyle pek fazla alakadar olmuyorum, arkadaşlar idare ediyor. Günlük politikalarına karıştığımız yok”
ÖZER ÇİLLER AĞABEYİM
“Özer Çiller Bey benim kolejden ağabeyim. Çiller’in kendisini ABD’den Türkiye’ye biz getirdik. Şirketimize uzun müddet koordinatörlük yaptı. Ayrıldıktan sonra da ilişkilerimiz devam etti. Ağabey kardeş şeklinde. O zamanki ricası “Buna yardımcı olun’ şeklindeydi.
FİSKOBİRLİK OLAYI
“1989 senesinde IMF Türkiye’de olduğu için Fiskobirlik’in fındık paraları ödenemiyordu. Devlet bizden Fiskobirlik’e para vermemizi istedi. Fakat o zamanki kanuna göre özel bankalar devlet şirketlerine kredi veremiyordu. Bunun üzerine kanun değişti. Biz bunun üzerine Fiskobirlik’e para verdik. Bu para 2002 senesine kadar son 4 sene faiz çalıştırılmadan ödenmedi”
“Ben zamanın Maliye Bakanı Kemal Derviş’e gittim. Bize 15 senelik sıfır faizli 15 sene sonra ödenecek devlet bonosu verin dedim. Buna karşılık, 2 ay sonra veririz dedi. 2 ay sonra hiç ödenmedi. Pamukbank devir olduktan sonra da ödenmedi. Bu söylediğiniz 3.6 milyar içindi. Bu rakam da vardır ve biz her şeyimizi satarak 2 sene içinde bütün her şeyimizi satarak ödedik.
BUNU DEVLETE VERGİ OLARAK KABUL EDİN
İkinci zarar, Demirbank’ın içeri alınmasından bir gece önce. Bizi Ankara’ya çağırdılar. Gelenler İş Bankası, Garanti, Akbank ve bizdik. “Yarın sabah bize 1 milyar dolara ihtiyaç var dediler ve her bir banka 250 milyon dolar ödeyecek ve zararınız olmayacak’ dediler. Akbank “Erol Bey Londra’da yarına yetişmez’ dedi. İş bankası “biz ödeyecek durumda değiliz’ dedi. Garanti de ödemedi. Biz “384 milyon dolarımız var yarın emriniz dedik’ yatırdık.
Aradan 1 ay geçti kur zararınız olmayacak’ dediler. 600 liraya sattığımız dolar 1400 liraya çıktı. Aradaki farkı bizim şirketlerin üzerine görev zararı diye yazdık. Mahkemede Bankadan para çıkmamış gibi görünüyor. Ben merkez bankası başkanı Gazi Erçel’e gittim. “Bunu da vergi kabul edin’ dedi. Ben özel bir şeyden dolayı olduğunu düşünmüyorum. Çaresizlikten yapılan hareket diye düşünüyorum.”
Türkiye’de halen var olan bir çok marka onunla doğdu. Turkcell, Genel Energy, Baytur İnşaat, BMC, Show TV, Akşam Gazetesi, Digiturk, Pamukbank, Yapı Kredi, Geden Lines. Pegasus…
8 milyar dolarlık serveti ile dünyanın en zengin 29’ncu kişisiydi.
Yıllar sonra onu ilk kez market alışverişinde gördük. Yıllardır susuyor hiç konuşmadı.
Bugünün özeti ise geçmişte verdiği iki röportajda ve TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na verdiği bilgilerde gizliydi.
Umarım bir gün Mehmet Emin Karamehmet söyleşi yapmayı kabul eder ve tüm yönleri ile geçmişi kendisinden daha net bir şekilde dinleriz.
patronlardunyasi.com